For English Please Click
Günümüz toplumunun gençleri çağdaş teknolojinin harikalarına inanılmaz ölçüde kapılmış durumdalar. Teknoloji genç insanları, nasıl iletişim kurduklarını, nasıl öğrendiklerini ve nasıl zaman geçirdiklerini daha önce hiç olmadığı kadar çok etkiliyor. İnternetten kullanıcısından cep telefonu kullanıcısına, video oyuncusundan Ipod kullanıcısına... Bugünün gençlerinde bunlardan biri var. Çocuklar bu çağdaş oyuncaklardan ya birine ya hepsine sahip. Oyun oynamak, internette gezinmek veya cep telefonunda konuşmak olsun, bugün gençler bunlardan birine sahip olmaksızın kaybolurlardı. Gençler üzerinde esaslı bir etkiye sahip olan bu cihazlar ve oyuncaklar, onlara kimliklerini belirlemede yardımcı oluyor.
Sene 1989 değil. Pepsi Nesli sona erdi. 21. Yüzyıl Sosyal Müşteri’nin devri.
Büyük Fikri yaratabileceğiniz ve bu fikrin spesifik pazar segmentlerine iletişimini yapmak için bir çuval para harcayabileceğiniz anlayışı artık bir zamanlar olduğu kadar etkili değil. İnsanlar artık markanızı düşünerek uyanmıyorlar. Bugün kaybedenler BÜYÜK peşinde olan markalar. Bu markalar hikayelerini “tüketiciye” veya “son kullanıcıya” zorla kabul ettirmek istiyorlar ve bunu yapmanın yenilikçi yollarını bulmak için de yeni mecralar kullanıyorlar. Kazananlar daha fazla derine inenler. Bu markalar, yani Facebook, Apple, Amazon, Google, Zappos ve Starbucks gibi şirketler, tüketici denince ne anladığımızı baştan tanımlıyorlar.
Tekno Gençliğin 7 Prensibi
Prensip #1:
Tekno Gençlik sosyal medya ile değil sosyal motivasyonlarla ilgilidir.
Bu nesli anlamak istiyorsak yanıt, öncelikle onların psikolojisini ve motivasyonunu anlamaktan geçiyor. Sosyal motivasyon, içgörülerin ve trendlerin neden oluştuğunu açığa çıkarır. Sosyal medyayı yanıt olarak görmek kolaydır ancak medyayı öylece “sosyalleştirmek” onu otomatik olarak daha sosyal hale getirmez.
Prensip #2:
Tasarımsal olarak sosyaliz.
Bağlantıya geçmek için programlanmışlar.
En temel iki sosyal ihtiyaçları:
• ait olma ihtiyacı
• önemli olma ihtiyacı
Bu ihtiyaçlar o kadar güçlü ki, hayat sosyal bağlantı olmaksızın çekilmez olabilir. Aidiyet veya önem hissedemediğimizde, izleyene akıl dışı görünen ama gerçekte Sosyal Kod’da daha mantıklı bir dayanağı olan davranışlara dönüşen olumsuz duygular yaşarız. Sosyal Kod hayatlarımıza ve dolayısıyla iletişimden nasıl ve niçin satın aldığımıza kadar her etkileşime şekil verir.
Prensip #3:
Offline online’dan daha önemlidir.
Dijital çağda bile yüz yüze iletişim hala en geçerli olanıdır. Bu nesil çağdaş iletişim teknolojisi konusunda kendisini rahat hissetse de teknoloji bir araçtır, amaç değil. Buluşmak için mesajlaşırlar. Daha genç neslin teknolojiden en iyi anlayanı dahi online araçları offline etkileşimi iyileştirmek için kullanmakta.
“Dijitalin Yerlisi” veya “Doğuştan Dijital” kavramları araçlarla amacı karıştırıyor. “Mecra mesajdır” ifadesi artık bu bin yılın nesli için geçerli değil. Gençlik teknolojiyi değil, teknolojinin kendileri için yaptıklarını seviyor.
Prensip #4:
Bağlantısı kopuk nesil ilişkiler istiyor
Gelecek nesil günlük hayatın verimsizliklerini daha fazla önemsiyor çünkü bu verimsizlikler aradıkları anlam. Sosyal Alan istiyorlar: Pervane anne-babalardan, sıfır toleranslı eğitimcilerden ve gelecekteki işverenlerden uzak bir alan. Hayatlarımızın daha önceki nesillere dair temel etkileşimi ve sosyal dokusu kaybolmakta ve gençlik bu temel haklara yeniden sahip çıkmak için gereken değişime satın aldıkları ürünlerle öncülük etmekte. Bu yüzden sırada durmaya ve tek kişilik bir yiyecek kamyonunun arkasında saatlerce beklemeye daha fazla para ödemeye istekliyiz. Medya bu nesli teknolojiye kullanımlarına ve “hiper-bağlantılı” olmalarına atıfta bulunarak en “bağlantı halinde” nesil olarak etiketliyor. Gerçekte bu, tüm nesiller arasında en az bağlantı halinde olanı.
Prensip #5:
İletişimin %90’ı Pasif
Tüketici psikolojisi toplumsal anlamımızın ne kadarının gündelik davranışlarla iletildiğini gösteriyor. Görmememiz veya bariz görünmemesi anlamsız olduğu anlamına gelmiyor.
Bunu maymunların bakım seansı gibi düşünün: Büyük gruplar halinde oturup akran grubunun ilişkilerini güçlendirmek dışında özellikle yapıcı veya ölçülebilir hiçbir şey yapmadığımız bir seans. Ebeveynler arka odaya gittiğinde ve ergen çocuklarının arkadaşlarıyla “takıldığını” gördüğünde, çoğunlukla bu davranışın ne kadar verimsiz olduğuna şaşırırlar. Orada öylece oturup takılmakta ve müzik dinlemektedirler. Fazla konuşuyor gibi bile görünmezler. “Takılma” davranışı global olarak sergilenen pasif iletişimdir ve bunun sosyal amacını görmeyi başaramayan yetişkinlere endişe vermeye devam eder.
Prensip #6:
Herşey Sosyal bir Araç olabilir
Genç insanların akıllı telefonları nasıl kullandığına dair yıllarca yapılan mobil sektör araştırmaları her şeyin nasıl Sosyal Araç olduğunun altını çizmektedir. İnsanlar bir şeyler satın almazlar; bir şeylerin kendileri için yaptığı şeyi satın alırlar. Cep telefonu güçlü bir sosyal araçtır ama mevcut olan tek araç değildir. İnsanlar her zaman sosyal bir aracın mevcut bir başka araca kıyasla değerini tartacaktır.
Prensip #7:
Tekno Gençliği ne kadar fazla takip ederseniz o kadar daha az anlıyorsunuz
Pazarlamada tüketici davranışını takip etmek içgörü ekiplerini verinin daha iyi olduğuna inandırarak yanıltabilir. Eğer satın alma davranışını daha iyi anlamak istiyorsanız, daha fazla veriye bel bağlayamayız. İçgörüler Büyük Veri’nin saydam dünyasından yakayı sıyırabilen duygusal bir bağlantıdan çıkar.
Öğrenciler kendilerinin komik suratlar yapan, dil çıkartan resimlerini veya sınıf arkadaşlarının kafalarının arkasından yapılmış sanal doodle’ları yollarlar. Bu ergenlik çağındakilerin her zamanki uygunsuz davranışı gibi görünse de kendileri için sosyal dinamiklerinin ana bileşenidir. Etkileşim spontanedir ve öğretmenlerin, ebeveynlerin ve gelecekteki işverenlerin merceğinden uzaktadır. Bu da Büyük Veri’nin bunu kaçırdığı anlamına gelir çünkü kamusal alanda paylaşılmayanı takip edememektedir.
Gençlerin özel hayatı umursamadıkları Büyük Veri, anket firmaları ve reklamverenler tarafından anlatılagelen bir efsanedir. Bu kurumların gündemini kamusal alanda desteklemek için var olan bir efsanedir bu. “Gençliğin özel hayatı umursamadığı” efsanesine ne kadar çok insan inanırsa bu efsanenin o kadar fazla müteahhidi çocuklarımızın özel hayatlarını işgal etme yetkisine sahip olacaktır.
2 Temmuz 2014 Çarşamba
Youth and Technology
Youngsters of today’s society are unbelievably overtaken by marvels of modern technology.
More than ever before, technology influences young people, how they communicate, how they learn, and how they spend their time. Ranging from the Internet, the cell phone user, the video gamer, to the Ipod user, the youths of today have one. Children have either one or all of these modern toys.
Whether it is gaming, surfing the Internet, or talking on the cell phone, the youths today would be lost without having one of these things. These gadgets and toys have a major impact with the youths and help define their identities.
This isn’t 1989. The Pepsi Generation is over. The 21st Century is the era of the Social Customer.
The idea that you could create a Big Idea and dig deep to communicate that idea to specific market segments is no longer as effective as it once was. People don’t wake up thinking about your brand anymore. Today, the losers are the brands that want it BIG. These brands want to push their story onto the “consumer” or the “end user” and use new media to find innovative ways to do it. The winners are the ones that go deeper. These brands - companies like Facebook, Apple, Amazon, Google and Starbucks are redefining how we understand the customer.
7 Principles Of The Techno-Youth
Principle #1:
The Techno-Youth is about social motivations not social media
If we want to understand this generation, the answers lie in understanding their psychology and motivation first. Social motivation reveals why insights and trends happen.
It’s easy to look at social media as the answer but simply making media “social” doesn’t make it more social by default.
Principle #2:
We are social by design.
They are programmed to connect.
Their 2 most basic social needs are
• the need to belong
• the need to be significant
So strong are these needs that life without social connectivity can be unbearable. When unable to feel belonging and significance, we experience negative emotions often resorting to what, appears to the observer, irrational behavior but in reality has a more logical underpinning in the Social Code. The Social Code shapes our lives and, therefore, every interaction from communication to how and why we buy.
Principle #3:
Offline is more important than online
Even in the digital age, face to face communica¬tion remains king. While this generation may be comfortable with modern communication technology, technol¬ogy is a means not an end. They text to hook up. Even the most tech- savvy of the younger generation use their online tools to improve offline interaction.
Concepts like “Digital Native” or “born digital” confuse means and end. The “the medium is the message” no longer applies to the millennial generation. Youth don’t love technol¬ogy, they love what technology does for them.
Principle #4:
The Disconnected Generation wants relationships
The next generation care more about the inefficiencies of daily life because these inefficiencies are the meaning they seek. They want Social Space, space away from helicopter parents, zero-tolerance educators and future employers. The basic interaction and social fabric of our lives afforded to previous generations is being lost and youth are leading the charge to reclaim these basic privileges through the products they buy. That’s why we’re willing to pay more to stand in line and wait for ours out the back of a one-man food truck. Media often labels this generation as the most “connected” referring to their use of technology and “hyper-connectivity”. In reality, this is the least connected generation of all.
Principle #5:
90% of Communication is Passive
Consumer psychology shows how much of our social meaning is communicated through mundane behaviours. Just because we don’t see it or it doesn’t appear obvious doesn’t mean that it’s meaningless.
Think of it as ape-like grooming, where we sit around in large groups doing nothing particularly constructive or measurable except reinforce these peer group relationships. When parents walk into the back room and see their teen children “hanging out” with friends they are often perplexed by how unproductive this behavior is. They just sit there, hanging around listening to music. They don’t even seem to be saying much. “Hanging out” behavior is passive communica¬tion manifested on a global basis and it continues to trouble adults who fail to see its social purpose.
Principle #5:
Everything can be a Social Tool
Years of mobile industry research into how young people use smartphones highlights how every-thing is a Social Tool. People don’t buy stuff, they buy what stuff does for them. The mobile phone is a powerful social tool but not the only one available. People will always weigh up the value of a social tool in comparison to other available.
Principle #7:
The more you track the Techno-Youth, the less you understand them
Tracking consumer behaviour in marketing may fool insights teams that more data is better. If you want to better understand buying behavior, we can’t rely on more data. Insights come from an emotional connection that evades the transparent world of Big Data.
Students send pictures of themselves making funny faces, sticking out their tongues or virtual doodles made from the back of classmate’s heads. It appears like the usual misbehavior of teens but to teens it’s a key composite of their social dynamic. Interaction is spontaneous and free from the scrutiny of teachers, parents and employees to be. And that means, Big Data misses out because it can’t track what’s not shared in the public domain.
The idea that teens don’t care about privacy is a myth perpetuated by Big Data, polling companies and advertisers alike. It’s a myth that exists in the public domain to promote the agenda of these organisations. The more people believe the ‘youth don’t care about privacy’ myth, the more the purveyors of the myth have license to invade the private lives of our children.
More than ever before, technology influences young people, how they communicate, how they learn, and how they spend their time. Ranging from the Internet, the cell phone user, the video gamer, to the Ipod user, the youths of today have one. Children have either one or all of these modern toys.
Whether it is gaming, surfing the Internet, or talking on the cell phone, the youths today would be lost without having one of these things. These gadgets and toys have a major impact with the youths and help define their identities.
This isn’t 1989. The Pepsi Generation is over. The 21st Century is the era of the Social Customer.
The idea that you could create a Big Idea and dig deep to communicate that idea to specific market segments is no longer as effective as it once was. People don’t wake up thinking about your brand anymore. Today, the losers are the brands that want it BIG. These brands want to push their story onto the “consumer” or the “end user” and use new media to find innovative ways to do it. The winners are the ones that go deeper. These brands - companies like Facebook, Apple, Amazon, Google and Starbucks are redefining how we understand the customer.
7 Principles Of The Techno-Youth
Principle #1:
The Techno-Youth is about social motivations not social media
If we want to understand this generation, the answers lie in understanding their psychology and motivation first. Social motivation reveals why insights and trends happen.
It’s easy to look at social media as the answer but simply making media “social” doesn’t make it more social by default.
Principle #2:
We are social by design.
They are programmed to connect.
Their 2 most basic social needs are
• the need to belong
• the need to be significant
So strong are these needs that life without social connectivity can be unbearable. When unable to feel belonging and significance, we experience negative emotions often resorting to what, appears to the observer, irrational behavior but in reality has a more logical underpinning in the Social Code. The Social Code shapes our lives and, therefore, every interaction from communication to how and why we buy.
Principle #3:
Offline is more important than online
Even in the digital age, face to face communica¬tion remains king. While this generation may be comfortable with modern communication technology, technol¬ogy is a means not an end. They text to hook up. Even the most tech- savvy of the younger generation use their online tools to improve offline interaction.
Concepts like “Digital Native” or “born digital” confuse means and end. The “the medium is the message” no longer applies to the millennial generation. Youth don’t love technol¬ogy, they love what technology does for them.
Principle #4:
The Disconnected Generation wants relationships
The next generation care more about the inefficiencies of daily life because these inefficiencies are the meaning they seek. They want Social Space, space away from helicopter parents, zero-tolerance educators and future employers. The basic interaction and social fabric of our lives afforded to previous generations is being lost and youth are leading the charge to reclaim these basic privileges through the products they buy. That’s why we’re willing to pay more to stand in line and wait for ours out the back of a one-man food truck. Media often labels this generation as the most “connected” referring to their use of technology and “hyper-connectivity”. In reality, this is the least connected generation of all.
Principle #5:
90% of Communication is Passive
Consumer psychology shows how much of our social meaning is communicated through mundane behaviours. Just because we don’t see it or it doesn’t appear obvious doesn’t mean that it’s meaningless.
Think of it as ape-like grooming, where we sit around in large groups doing nothing particularly constructive or measurable except reinforce these peer group relationships. When parents walk into the back room and see their teen children “hanging out” with friends they are often perplexed by how unproductive this behavior is. They just sit there, hanging around listening to music. They don’t even seem to be saying much. “Hanging out” behavior is passive communica¬tion manifested on a global basis and it continues to trouble adults who fail to see its social purpose.
Principle #5:
Everything can be a Social Tool
Years of mobile industry research into how young people use smartphones highlights how every-thing is a Social Tool. People don’t buy stuff, they buy what stuff does for them. The mobile phone is a powerful social tool but not the only one available. People will always weigh up the value of a social tool in comparison to other available.
Principle #7:
The more you track the Techno-Youth, the less you understand them
Tracking consumer behaviour in marketing may fool insights teams that more data is better. If you want to better understand buying behavior, we can’t rely on more data. Insights come from an emotional connection that evades the transparent world of Big Data.
Students send pictures of themselves making funny faces, sticking out their tongues or virtual doodles made from the back of classmate’s heads. It appears like the usual misbehavior of teens but to teens it’s a key composite of their social dynamic. Interaction is spontaneous and free from the scrutiny of teachers, parents and employees to be. And that means, Big Data misses out because it can’t track what’s not shared in the public domain.
The idea that teens don’t care about privacy is a myth perpetuated by Big Data, polling companies and advertisers alike. It’s a myth that exists in the public domain to promote the agenda of these organisations. The more people believe the ‘youth don’t care about privacy’ myth, the more the purveyors of the myth have license to invade the private lives of our children.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)