Türkiye, bu sene birçok yeni kategori ile zenginleşen Cannes Lions Yaratıcılık Festivali’nden, biri Grand Prix olmak üzere toplam 17 aslanla döndü.
Festivalde verinin yaratıcı kullanımını amaçlayan Data Creative Lions kategorisinde ödül verilmemesi gelecek sene bu alandaki rekabetin daha fazla olacağının bir göstergesi olabilir. Yine bu yıl ilk kez verilen Glass Lions ise toplumsal değişimin ödülü olarak konumlanıyor. Bu ödül daha pozitif ve ilerici iletişimi teşvik etmek amacından hareketle, toplumsal cinsiyet ayrımcılığını ve bu alandaki önyargıları kırmayı teşvik eden sıkı bir kategori olacak.
Geçen senelerde olduğu gibi, verinin ‘’duygusal içeriğe’’ ulaşmanın bir kanalı olduğu festival boyunca sıklıkla ifade edildi. Dünyadaki verinin %90’ının geçtiğimiz iki senede yaratıldığı göz önüne alınırsa, pazarlamacıların gelecek yıllarda veriye dayalı içgörülere kafa yoracağı ortada. Bu noktada yakın zamanda devreye giren IoT (Internet of Things) ve giyilebilir teknolojinin iletişim kurmada artan önemi vurgulandı.
Mecra olarak bahsedilen platformların (Tinder, Snapchat..) birer mekan haline geldiği ve içeriğin yeni format olacağı konuşuldu.
4 Trend 6 Vaka İle Cannes
1. Klişelere karşı savaş:
Reklam, insanları değiştirmemeli; insanların birbirini görme şeklini değiştirmeli. Yeni ödül kategorisi Glass Lions da bu amaçtan doğmuş bir kategori. Bu alandaki işler bu sene çokça kendilerinden bahsettirdi.
Yaratıcı kişilerin sadece %3’ünün kadın olduğu ancak satın alımı gerçekleştirenlerin %85’inin kadın olduğu bir dünyada kadının rolü hala tartışmalara açık. Bu sene festivaldeki kampanyalardan Always Like A Girl ve I Will What I Want kadının toplum içindeki rolünü tüm vuruculuğu ile masaya yatırdı. Kadın hijyen ürünleri sunan P&G markası Always, #LikeAGirl kampanyasıyla “kız gibi” ifadesinin hakarete varan negatif algısını “yapabileceğinin en iyisini yapmak” olarak çerçeveledi ve PR alanında Grand Prix sahibi oldu.
Klişelere meydan okuyan bir diğer örnek ise AdCouncil’in Love Has No Labels (Sevginin Etiketi Yok) kampanyası oldu. “Sevginin dini, dili, ırkı, yaşı, cinsiyeti yok,” diyen kampanya, bunu ‘’X-ray arkasında, her birimiz eşitiz’’ basitliğinde anlatarak Cyber, Direct, Outdoor ve Titanium and Integrated kategorilerinde toplam sekiz ödül aldı.
2. Daha da basit:
Tüketiciler artık kendini anlatmak istemiyor. Bu nedenle de markalar için “basitlik deneyimi”nin tanımı değişiyor. Cannes’da bu sene de güzelliği basitliğinden gelen birçok fikir vardı. Örneğin Dominos pizza sipariş etmenin artık bir pizza emojisi tweet etmek kadar kolay olduğunu gösterdi. Bu kampanya ile Domino’s Titanium Lions sahibi oldu.
Bir diğer basitlik örneği ise Smirnoff’tan geldi. Tüketiciler, buzdolaplarının anlık resmini Instagram’a yükleyerek bir Smirnoff barmeninin her malzemeden bir kokteyl tarifi verebileceğini deneyimledi.
Kampanya Promo and Activation aslanı ile ödüllendirildi.
3. Zayıflığım Gücümdür:
En görkemli reklamların merakla beklendiği Super Bowl döneminde, Volvo toplamda 60 milyon dolar harcayan kategori rakiplerinin yanında reklam yapmadı. Tam tersine rakiplerinin reklamlarından çaldı. Bunu her bir diğer araba reklamı TV’de çıktığında, #Volvocontest hashtagi ile tweet atanların Volvo kazanma şansına sahip olduklarını söyleyerek yaptı. Dakikada 2000’den fazla atılan tweet, satışları %70 oranında artırdı; markanın kazandığı Direct Lions da cabası oldu.
4. Oyun Kurucu Teknoloji:
İspanya’da Ulusal Güvenlik Yasası’ndaki ceza kanununa ve terör karşıtı kanunlara yeni eklenen maddeleri çiğnemeden protesto edebilmek için tarihin ilk hologramlı eylemini yapan İspanyol vatandaşları, internet üzerinden kendi videolarını çekerek, ses kayıtları bırakarak veya kendi hologramlarını hazırlayarak tarihe başka bir boyut getiren bir eylem yarattılar. Holograms for Freedom (Özgürlük için Hologram) kampanyası Branded Content Entertainment kategorisinde altın ödülü aldı.