3 Eylül 2015 Perşembe

Pazarlamanın “Z” Hali

For English Please Click

Doğum yıllarına göre X, Y ve Z olarak sınıflandırılan genç nesil, karakteristik özellikleri bakımından hayli farklılık gösteriyor. Bu farklılıklar eğitimden iş yaşamına, teknoloji kullanımından tüketim alışkanlıklarına kadar birçok faaliyet alanını etkiliyor. Pazarlama dünyası, X kuşağının (1965-1979) şahit olduğu tüm yenilik ve dönüşüme adapte olmasını izlerken, bağımsızlığına düşkün ve kural tanıman Y kuşağının (1980-1995) farklılıklarını henüz sindirmeye başladı. Şimdi ise internet ve teknolojinin içine doğmuş Z kuşağını (1995 ve sonrası) anlamak ve buna göre çalışmalar yapmak pazarlamacıların en zorlu görevlerinden biri.

Z kuşağı, diğerlerinden farklı olarak doğuştan dijital bir nesil. Teknoloji ve internet kullanımı en yüksek olan bu kuşağın bireyleri vaktini telefon, tablet ve bilgisayar kullanarak online geçiriyor. Aynı anda birden fazla ekranı yönetebiliyor, alışveriş merkezlerine gitmek yerine internetten alışverişi tercih ediyor. Ayrıca dijital ortamlarda pasif bir şekilde var olmak değil, aktif bir şekilde içerik üretmek ya da içerik üretimine katılmak istiyorlar.

Hız, Z kuşağı için her şey demek. Bilgiye hızlıca ve ilk elden ulaşmak onların ilk günden beri sahip olduğu bir şey. İletişim kurarken kelimelerden daha hızlı olduğu için emoticon ya da emojiler kullanıyorlar. Snapchat, Vine gibi platformların yaygınlaşması Z kuşağının hıza verdiği önemi gösterirken, dikkat sürelerinin de ne kadar kısaldığına işaret ediyor. Bu kuşağın bir konuya odaklanma süresi bazı en fazla 8 saniye olarak belirtiliyor.

Z kuşağı, internetten eğitim ve gelişime inanıyor. Yüksek eğitim diplomalarına diğer nesillere oranla daha az ilgililer. Ayrıca bu kuşak dünya meseleleri, ekonomi ve ekolojiyle ilgileniyor. Çoğunluğu dünya için iyi bir şey yapmak istediği için gönüllülük aktivitelerine yöneliyor.

Z kuşağı iyi bir takım arkadaşı değil, bireyselliği seviyor. Mezun olunca kendi işini kurmayı, bir şirkette çalışmaktansa girişimci olmayı hayal ediyor.

Bütün bu özellikleriyle Z kuşağı ilerleyen günlerde pazarlamacıları en çok zorlayacak konulardan biri olacak. Marka sadakati olmayan bu nesli kazanmak için atılabilecek bazı adımlar ise şöyle:

Z KUŞAĞINI KAZANMAK İÇİN MARKALAR NELER YAPABİLİR? 

1. Mobili önceliklendirin: Z kuşağı gerçek anlamdaki ilk mobil jenerasyon. İçerik aramak, tüketmek, alışveriş yapmak ve iletişim kurmak için mobili kullanıyor ve güveniyorlar. Markalar Z kuşağına konuşmak için büyüme ve pazarlama stratejilerinde mobili önceliklendirmeliler. Bunun için mobile adapte edilmiş web siteleriyle kalmayıp, sosyal medyaya entegre stratejiler kurmak zorundalar.

2. Kolaylığı amaçlayın: Z kuşağının en önemli farkı, her şeye her yerde ve ilk elden ulaşarak büyümeleri. Büyük bir bilgi kirliliğinin içine doğsalar da her şeyin farkındalar ve bilgiyi kontrol edebiliyorlar. Bu yüzden gelecekte, onların beklediği hız ve kolaylığı sağlamak için tüm sistemlerini entegre bir şekilde kolaylaştıran markalar var olacak. Çağrı merkezlerinin bile sosyal medyadan yönetilebileceği, onların yaşadığı kanallarda yaşayan sistemler kurulmalı.

3. Gerçekliğe odaklanın: Z kuşağı herhangi bir mercinin belirtmesine ihtiyaç duymadan kendi yıldızlarına, kendi kanallarında kendisi karar veriyor. Bu yüzden samimi olmayan bir tweetin ya da yapay bir viralin kokusunu hemen alıyor. Markalar içerik üretirken gerçeklikten ve “#NoFilter”dan korkmamalı. Pazarlama kampanyalarında markalar, markanın gerçek değerine de odaklanmalı. Daha iyi tasarım, kalite ve üretimle Z kuşağını kazanmalı, onlara bununla bir değer yaratmalı.

4. Şeffaf olun: Z kuşağı “paylaşım” kuşağı. Onlar her şeyi her yerde ve kendi aralarında paylaşıyor. Bu yüzden markaların da aynısını yapmasını bekliyor. Sosyal medyada veya kullanıcılarının yorumları ile bilginin hızlıca yayıldığı bir ortamda halka açık bir mesajı doğru yönetememek Z kuşağını kaybetmenize sebep olacak. Markaların herhangi bir bilgiyi yönetirken, iyi düşünülmüş bir stratejiyle çok hızlı cevap verebilir olması lazım.

5. Takıma katılın: Z kuşağı bireyselliklerine önem veren, ama aynı zamanda grup aidiyeti hissetmek isteyen bir kuşak. Markalar onlara konuşurken bu dengeyi tutturmalı, onların kendileri gibi insanlarla bir araya gelmelerini sağlamalı. Bunu yaparken onlara, onların gençlik dünyalarını anlatmak yerine gerçekten genç olmalı ve onların takımında yer almalılar.

6. İlgi alanlarına adapte olun: Bu kuşak, sınırsız ilgi alanı olan, bunların hepsini harmanlayabilen ve takvimi de en az o kadar sıkışık olan bir kuşak. Bu yüzden dikkatleri çekmek için abartılı reklamlar yapmak yerine gerçekten yaratıcı, alakalı ve eğlenceli içerik sunun. Kendi ilgi alanlarına göre harmanlayıp yayabilecekleri ve kendi etki alanlarını yaratabilecekleri kampanyalar yapın. Bu kampanyaları onların sosyalleştiği kanallarda yaşatın.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder