11 Kasım 2015 Çarşamba

Ne Yiyorsak Oyuz!

For English Please Click

Bedenimizin iyiliğine verdiğimiz değer her geçen gün artsa da, normalden fazla kilolu insan sayısı da doğru orantılı olarak artıyor.

Bunun nedenlerinden biri yemek yemenin artık sohbeti belirleyen bir konu haline gelmesi. Tüketiciler olarak hiç bu kadar seçim bolluğuyla karşılaşmadık ve “yemek” hiç bu denli popüler kültür ögesi haline gelmedi.  Çünkü kısa vadede teknolojik değişimlerle birlikte, paylaşılabilecek en “görsel” aktivitelerden biri olan yemek yemek, Y Kuşağı’nın %74’ü tarafından hayatının en önemli meşgalelerinden biri olarak tanımlanıyor. Artık “gözlerimizle” yemek yediğimizi ve kişiliğimizi yediğimiz yemeklerle dışa vurduğumuzu saklamıyoruz.

Son zamanlarda paylaştığımız fotoğraflarda sağlık ve gerçeklik ön plana çıkıyor.  Çünkü artık güzellik standartları evriliyor. Kendimizi nasıl bir “diyet” yaptığımızla değil, ne derece güçlü olduğumuz, spor yaptığımız ve gerçek yemek yediğimizle tanımlar hale geldik. “Diyet” artık sıkıcı ve işe yaramaz bulunuyor. Y kuşağının sadece %18’i “diyet konseptini” hala çekici bulduğunu söylüyor. Markalar da bu yüzden rotasını “kilo–verdiren pazarlamacılıktan” gerçekçiliğe/basitliğe çeviriyor.

Bu noktada anahtar kelime “ambalaj etiketleri”. Tüketiciye her şey kontrol altındaymış hissi veren etiketler, çok dikkatli okunuyor. Bu nedenle üreticiler ve perakendeciler anlaması kolay bir dille besin değerlerini ve içeriklerini tüketiciye anlatmaya devam etmeliler. Bunların yanı sıra tüketiciler çevresel ve sosyal etki konusunda da ikna olmak istiyorlar.

“Ne yiyorsak oyuz” düşüncesi ile yemeğe gereğinden fazla anlam yüklüyoruz. Global tüketicilerin %80’i obezite, diyabet, yüksek kolesterol, hipertansiyon gibi sağlık durumlarını yemeklerle tedavi ettiğini görüyoruz. Başarılı olmak isteyen üretici ve perakendeciler, ürünlerinde inovasyon yaparak yiyecekleri “ilaç” gibi pazarlamanın yollarını aramalı.

Kilo verme üzerine üreticilerden taleplerimiz hiçbir zaman gerilemeyecek ancak bunun “diyet” etiketli ürünlerle yapılmayacağı konusunda fikirler yaygınlaşıyor. Üreticiler yeni ürün formatları ile meyve ve sebzeleri harmanlamanın, lif değerini artırmanın yollarını aramalılar. Zenginleştirilmiş besinler, Y Kuşağı’nın gönlünü alacak bir diğer değer önerisi.

Alternatif perakendeciler büyüyor. Y Kuşağı’nın büyük bir çoğunluğu sağlığa odaklanmış özel mağazalardan alışveriş yapmaya yöneliyor. Bunun dışındaki mağazalar bir rehber görevi görmeden, sağlıklı yaşamayı desteklemeden, sağlıklı yemek fikirleri vermeden ve yemek planlama yardımları yapmadan sürdürülebilir olmayacağa benziyor.

YİYECEK TRENDLERİNDE NELER ÖNÜMÜZE ÇIKACAK?

1. –DEN MUAF:
Tüketiciler yiyeceklerde arındırılmışlığı görmek istiyorlar. Çünkü tüketicilerin %50’ye yakın bir kısmı artık yiyeceklerin içindeki kimyasallar yüzünden tedirginlik yaşıyor; içerikteki her bir ürünün doğal olmasını istiyor. Ekmeklerimiz artık daha glütensiz, etlerimiz daha kimyasalsız… Örneğin, Subway ekmeklerinde artık azodicarbonamide maddesinin olmadığının, Taco Bell, Pizza Hut gibi markalar hiçbir renklendirici kullanılmadığının, McDonald’s ise tavuklarda antibiyotik kullanılmadığının altını çiziyor.
Satın alırken en çok dikkat ettiğimiz besin özellikleri sırasıyla;
Az kolestrollü/kolestrolsüz, az tuzlu/sodyumlu, az şekerli/şekersiz, az yağlı/yağsız, az kalorili/kalorisiz, mısır şurupsuz, az karbonhidratlı/karbonhidratsız, kafeinsiz ve glütensiz.

2. ÖZE DÖNÜŞ:
Çocukluğumuzdaki gibi tümüyle doğal ürünler istiyoruz. Bunu sırasıyla GDO’suz, renklendirici içermeyen, yapay tatlandırıcı içermeyen, sebze ve meyvelerden yapılmış besinler takip ediyor.

3. FAZLASI OLSUN: 
İçeriğindekiler kısmında basitlik ve doğallık arayışımızın yanında fazlası olsun dediğimiz bazı içerik maddeleri de var. Sırasıyla lif oranı yüksek, protein açısından zengin, tam tahıllı, kalsiyum takviyeli, vitamin takviyeli, mineral takviyeli, doymamış yağ oranı yüksek besinleri tercih ediyoruz.

4. “UBER”LEŞMEK:
Teknolojinin hayatımıza girişiyle yiyecek siparişi teslimatı “Amazon”laşıyor; restoranlarsa giderek “Uber”leşiyor. Bir başka deyişle, restoranlar kısıtlı bir menü ve restoran döngüsünde kendi özel servislerini yaratmaya başladılar.  Ubereats, belirli bir günlük yemek menüsünü üçüncü parti sürücüler yardımıyla 10 dakika gibi bir sürede tüketicilere ulaştırıyor. Amazon kendi private label yiyeceklerinin teslimatı üzerine çalışıyor.

5. OKAZYONLARIN YÜKSELİŞİ: 
Sağlıklı yiyecekler, atıştırmalık kategorisinden hızlı büyüyor. Ama hala atıştırmalık kategorisinde okazyonlar aracılığı ile bir açık kapı bulmak mümkün. Çünkü Y Kuşağı, ürün bolluğunda seçim yapmak zorunda kalmaktan bıkmış durumda. Bu yüzden de markalar işleri kolaylaştırmak için özellikle atıştırmalık kategorisini günün belirli zamanlarına bölerek seçimi kolaylaştırmaya çalışıyor. Örneğin, güne başlama bisküvisi, yoğun çikolata anları bisküvisi, gece bisküvisi vs.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder